Yıllar önce henüz çok tanınmadan gelmeye başlamıştım Kulindağ’a. Yine bu pazar günü kahvaltı için geldim. Cuma gününden rezervasyon yaptım. Cumartesi teyit için aradılar. Pazar günü yoldayken teyit için aradılar. Mekana ulaştığımda bir kargaşa ile karşılaştım. Kargaşa otoparktan başladı. Valeye teslim ettim arabamı. Özellikle rica etmeme rağmen ayak altı bir yerde masa ayırmışlar. Masamıza geçtikten sonra otoparkta başlatan kargaşanın açık büfede de devam ettiğini gördüm. İnsanlar kahvaltıda yiyecekleri omlet/menemen için sırada bekliyorlardı. Sırada en az 10-12 kişi vardı. Sonra işletmeci hanımefendinin aklına bir fikir geldi ve insanlardan masa numarası ve siparişlerini alarak yerlerine oturttu müşterilerini. Ben de açık büfede bir şeyler alırken menemen sipariş vermek istedim masa numaramı sordu. Hatırlamayınca serzenişte bulundu. Ben 10 dakika önce geldiğim restoranda masa numaramı ezberlemek zorunda mıyım? Aksilikler bitmedi. Boş tabak yoktu. Her seferinde bir görevliden boş tabak istedim. Açık büfe kahvaltı olduğuna bakmayın çeşit çok az. Ürünler vasat. Meyvelerin içi geçmiş. Sıcak ürünler buz gibi soğuk. Hamurişi ürünler çökmüş. Bazıları bayat. Meyve soymak için meyve bıçağı istedim. Bilin bakalım restoranda ne yok? Meyve bıçağı yok! Siz yemeğinizi yemeden tabakları önünüzden almak isteyen garsonlar da ayrı bir facia. Müşteri memnuyetini önceleyen bir işletme olmaktan çoktan vaz geçmiş. Kârlılık tabi önemli ancak devamlılık için müşteriye ihtiyacınız var. Belki 10.cu ama sonuncu gelişim.