Çalışan arkadaşlar sanırım bu memleketin insanı değiller.
Alt tarafı İstanbul’a bir zarf vermek için gittim 400 lira fiatın şokunu üzerimden atamamışken çalışan arkadaşın “çay içermisiniz” ikici Şokundan sonra kapıdan içeriye yemek getiren başka bir işçi kardeşimizin girmesiyle bana çay içermisiniz diyen kardeşin “yemeğimizde geldi buyrun beraber yiyelim” diyen
3. Şokundan sonra hala kendime gelebilmiş değilim.
Bir Havza’lı olarak;
hamam kültürünü bilen bir insan olarak ,herşeyde olduğu gibi hamamında tadı kalmamış. Güya kaplıca ,eskiden suyun sıcaklığından dolayısıyle buhardan içerde birbirimizi görmekte zorlanırdık.
Bilenler bilir küçük havuza bırak girmeyi elimizi sokamazdık içeri.
Şimdi ılık yeşil bi su birikintisi başka bi espirisi kalmamış.
Ne suyun tadı var
Ne içerde çalışan kardeşlerin çalışası var, fiat dersen uçmuş
Bu yüzden de zaten içerisi bomboşş yazıkk…
Ne istiyosan
anında önüne geliyor.
Hangisini anlatayım
Ördek etimi,
Pidesimi,
Kaz tridimi,
Semaverde çayımı,
Mis gibi havasımı,
Gökyüzüne kafanı kaldır bak
Başka yerde bu manzara yok.
He bide tepende anlı şanlı kocamann TÜRK bayrağı.
Zaten herşeye değen
Ali abimin güzel yüzü
Başka biyerde bulunmayan
Havza MeydanLarosse ansiklopedisi gibi bi daha bulamayacağınız dinleyemeyeceğiniz birçoğu hayatta olmayan Havza eşrafı ile ilgili ne anılar ne anılar.
Bunları değişik tadlar eşliğinde dinlemeyen
çok şey kaçırır bence.